Ozan kendi yolunu kendisi seçecektir. Ya kendisini besleyen köklere bağlı
kalacak, gıdasını o köklerden alacak ve o köklerin sesi, nefesi, yüreği olacak,
ya da köklerin dibinde rüzgârın kendisini oradan oraya sürmesini ve günün
birinde çöp gibi süpürülmeyi bekleyecektir. Bu aynı zamanda
ozanın kendi sonunu
belirlemesidir. Çınarlar sonsuza değin yaşarlar; çünkü kökleri toprağın derinliklerinde kök budak salmış, dört bir yanı sadakat ve bağlılıkla örülmüştür. Yorgun düşse de günün birinde, köklerinden ruhunu sürdürecek yeni çınarlar salınacaktır yeryüzüne. Çınarın gövdesinin dibinde fosil olmayı, süpürgecinin gelip de kendisini süpürmesini seçenler ise zaten çöp olmuştur.
Halkın ozanı çınardır. O, en fırtınalı havalara göğüs geren, en karanlıklarda, en zor anlarda, fırtınalarda, boranlarda, karda, buzda dikilen çınardır. İşte Cigerxwîn, bir halk ozanı, bir halkın sesi, nefesi, yüreğidir. O en zor anlarda umudunu yitirmeyen bir dava adamı, halkına türküler yakan bir ozandır. O, karanlık tanrısının gökyüzünde egemenlik kurduğu, yıldızların kaçıştığı, şimşeklerin patladığı, göklerin ciğerleri parçalanırcasına öğürdüğü gecelerde çevreye ışık saçan, gemilere yol gösteren bir gemici feneridir. O bir Kürt ozanı, o bir Kürt aydını, şair, yazar, dilbilimci, tarihçidir. O bir Kürt ırgatıdır. İçinde bulunduğumuz yıl, ömrünü Kürt ezilenlerine, Kürt halkının aydınlanmasına ve diğer halkların aydınlatılmasına adamış
Okumak İçin
Aşağıdaki
Resimlere TIKLAYIN
PDF OLARAK OKU DiGiTAL OLARAK OKU